Bu kitap; toplumu, yurtlandığı toprağın en derin katmanlarından başlayan ve alaşımlarla zenginleşerek artan kültürel ve sanatsal gücü ile değerleri üzerine bilgilendirme; ona, Anadolu tarihinin yazılışında paydaş tüm halkların özdeksel ve tinsel değerlerine her türlü çağdışı ayrımcılıktan arınmışlıkla sahiplenme, koruma bilinci aşılama ve geçmişten günümüze dersler çıkarmasını sağlama gibi çok önemsediğim bir asal görev, bir hizmet anlayışının ürünü olarak doğmuştur.
Konuların içeriğinde; MÖ 1 200-500 yılları arasında biçimlenen çağımız uygarlığının Ege’nin Doğu yakasında köklenerek Batı yakaya sürgün sürüşünün; bu evrensel değerleri yaratanların Anadolu halkları olduğunun arkeolojik kanıtları vardır. Ana fikir; ağır yıkımlarla girilen Demir Çağı’nın ilkel köy yaşamından, insan resminin giderek soluklanıp canlandığı, özgür düşüncenin şekillendirdiği bir Klasik Devrim’e gelişen yolda Mısır ve Mezopotamya’da atılamayan öncü adımların dünya sanat ve kültür tarihinde “ilk kez Anadolu Ege’sinde atıldığı” yaygın görüşünün ötesindedir; çünkü buranın bir “Doğu Yunan” değil, “Anadolu-ion” toprağı oluşunda odaklanmaktadır.
“Günümüz uygarlığının temel taşları”, devrimlerin atası sayılan Neolitik’te bu topraklarda “atıldı” ve “tüm dünyaya buradan yayıldı” ise eğer; çağdaş Batı’nın, onu izleyen binyıüar sonrasında, Erken Demir Çağı’nda, tüm kültürlerin Anadolulaşmış alaşımıyla gene bu çok özel topraklarda “doğmuş” olması da şaşırtmamalıdır. Bunu öğrenerek öğretmek, yaratıcı bir toprağın uygarlık tarihini gerçeğiyle ve özgüvenle baştan yazmak, O “sadık dost” üzerinde yurtlanmış ayrıcalıklı mirasçılar olarak önce bize düşer ki bu kitap bir ilktir ve umuyorum ki “ilk” kalmayacaktır.
Prof. Dr. Fahri Işık